Tourette sendromu, kişilerin istemsizce ve kontrol etmekte zorlandığı, yapmaktan kendini alıkoyamadığı bir durum olarak bilinir. Bu yazıda, sendromun nedenleri, belirtileri ve tanı süreci detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
Tourette sendromu, genellikle aile bireylerinde de benzer tik bozukluklarının görüldüğü durumlarda daha yaygındır. Bu da kalıtsal faktörlerin önemli bir rol oynadığını düşündürmektedir. Araştırmalar, bu nörolojik bozukluğun genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu ortaya çıktığını göstermektedir.
Beyindeki nörotransmitter adı verilen kimyasallar, sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlar. Özellikle dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, Tourette sendromunun gelişimine katkıda bulunabilir. Bu kimyasalların dengesizliği, tiklerin ortaya çıkmasına ve şiddetlenmesine neden olabilir.
Tourette sendromunun nedenleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak yapılan çalışmalar, erkeklerin Tourette sendromu geliştirme olasılığının kadınlardan üç ila dört kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Bu farkın neden kaynaklandığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, hormonal farklılıklar ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin bu duruma katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.
Genetik faktörlerin yanı sıra, çevresel etkenler de sendromun gelişiminde rol oynayabilir. Aile geçmişinde tik bozukluğu bulunan bireylerde, bu sendromun görülme olasılığı artmaktadır. Bu durum, genetik yatkınlığın etkisini ortaya koymaktadır.
Tourette sendromu olan kişilerde tik isteği öncesinde bir dürtü söz konusudur. Uyarıcı bu dürtüler ancak dürtüsü yaklaşan tiki gerçekleştirdikten sonra durur. İlk belirtileri baş ve boyun bölgesinde ortaya çıkan motor tiklerdir. Bu belirtiler arasında ani, kısa ve aralıklı hareketler veya sesler, göz kırpma, yüz ekşitme, omuz silkme, öksürme, boğaz temizleme, kafasını veya uzuvlarını sallama, zıplama ve eşyalara veya insanlara dokunma yer alır.
Tourette sendromunda görülen tikler, motor ve vokal tikler olarak iki türe ayrılır. Motor tikler, vücudun hareketleridir. Vokal tikler ise bir kişinin sesiyle yaptığı tiklerdir. Tikler, etkilenen kas gruplarına göre basit ve karmaşık tikler olarak da ikiye ayrılmaktadır.
Tik hastalığı, herhangi bir ırk, etnik grup ya da cinsiyetten insanlarda görülebilir. Genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde başlayan ancak yetişkinlikte de kendini gösterebilen tik hastalığı, erkeklerde kızlara oranla daha yaygındır. Ailesinde tik hastalığı bulunan kişilerde de hafif veya şiddetli tik hastalığı görülebilir.
Genellikle 2 ve 15 yaşları arasında semptomlar başlar ve en yoğun olduğu dönem ergenlik dönemidir. Bu yaş aralığında, belirtilerin ortaya çıkma sıklığı artmaktadır. Ancak her tik, Tourette sendromu değildir; bu durumun tanısı için belirli kriterler gereklidir.
Tourette sendromunun tanısı, kişinin gösterdiği belirti ve semptomlara dayanarak konulur. Tanı süreci, hastanın sağlık geçmişi, fiziksel muayene ve çeşitli kriterlerin değerlendirilmesi ile gerçekleştirilir. İlk adım, hastanın ayrıntılı bir öyküsünün alınması ve fizik muayenesinin yapılmasıdır.
Doktor, hastanın daha önce yaşadığı tüm belirtileri, tiklerin ne zaman başladığını, ne sıklıkta ve hangi durumlarda ortaya çıktığını öğrenmek isteyecektir. Ayrıca, ailede benzer tik bozukluklarının olup olmadığını sorgulayabilir. Tanı kriterleri arasında hem motor hem de vokal tiklerin varlığı, tiklerin süresi ve başlangıç yaşı yer almaktadır.